Bir Avuç Cehennem

Bir hevesle açtığım ancak çok çok kısa süre sonra ilgilenmeyi bıraktığım bloğumu bir dönem ödevim için kullandım ve tekrar rafa kaldırmıştım ancak bugünlerde tekrar bir hevesim mi geldi desem yoksa yazacak, anlatacak şeylerim mi var desem emin olamadım. İnsan çok sosyal bir varlık en yalnızı bile ömrü boyunca bir çok insan tanıyor, kaynaşıyor, anılar biriktiriyor peki çok sosyal olanlar ? Çok sosyal olan çok insan tanıyor sanırım kendimi hangi kefeye koyacağım bilmiyorum ama şu kısacık ömrümde fazlasıyla insan tanıdığımı düşünüyorum ancak bir an geliyor ve ilginç bir şekilde tanıdığım herkes bir anda kayboluyor. Bir akşam terasta, kafede, parkta oturuyorsun yanında arkadaşların, ailen, sevdiğin veya herhangi birisi, birileri bulunuyor ancak odana, evine döndüğünde o soğuk yatağa girdiğinde tek başına kalıyorsun. İnsan işte sosyal bir varlık dedim ya o yalnızlığı tadınca her ne kadar yalnızlık güzel edebiyatı yapsa bile düşünce deryalarına dalıyor işte o zaman kendi bir avuç cehenneminde kayboluyor. Bir avuç cehennem... Pişmanlıklar, kursakta kalan hayaller, gelecek kaygısı, geçim derdi ve daha niceleri. Bugün okuduğum bir yazıda şu cümle dikkatimi çekmişti ''travma sadece yaşanılanlar değil aynı zamanda yaşanılamayanlardır'' gerçekten geceleri kendi yalnızlığıma çekildiğimde fark ediyorum ki yaşadıklarımdan çok yaşayamadıklarım aklımı meşgul ediyor belki de bu durum sadece benim için değil bir çok insan için bu şekilde. Gece yastığa her kafamı koyuşumda öyle bir cehenneme dalıyorum ki sanki zemheri düşüncelerimden bütün vücudum buz kesiyor adeta, tadamadığım her sevinç, yaşayamadığım her anı veya beni yalnızlığa iten hiç olmasa yalnızmışım gibi hissettiren her dost beni bu cehennemde daha  derinlere itiyor.  

Yorumlar

  1. Yalnız gibi hissettiren insanlar en beteri travmaların, bence.
    Aktif bir blogger olmanız dileğimle.
    :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder