İçimden Gelemeyen Şeyler

Soğuk ve yağmurlu havalarda kulaklığımı takıp yürümek bana çok iyi geliyor. Bazı insanlar bunu saçma buluyor veya hasta olmaktan korkuyor aslında bilmiyorlar ki korkulacak hiç bir şey yok bilebilseydiler zaten hepimizin hastalıklı ruhlar olduğumuzu, bir nezleden, grip olmaktan korkmazlardı aksine dinmeyen yağmurlarda kendilerini aramaya çıkarlardı. Yüzüme soğuk rüzgarlar her vurduğunda bir ah ediyorum kendi kendime, hayat diyorum aynı rüzgarlar gibi siperinden çıktığın andan gerçekleri yüzüne vuruyor. Çok düşünüyorum bazen ancak inanın ne düşündüğümü bilmiyorum, güya kendimi arıyorum ama kendimi bulmak zorunda mıyım ? İçimdeki fırtınaların sebebini arıyorum tabi ki bir sebebi varsa... Yoksa sıradan bir gök olayı mı ? Gözlerimden boşaltamadığım yaşlarımın göğsümde yaptığı ağırlık mı sadece ? İnsanların hep bir acıları var ya da bütün insanlar gizli mazoşist veya melankolik belki de hissettikleri hüzün ve acılardan zevk alıyorlar... Kim bilir ?... Bazen sebepsizce üretmek istiyorum, bir şeyler yazmak hiç bir şekilde kurtulamadığım düşüncelerden kurtulmak için ama bir o kadarda yazmak istemiyorum belki ilham perileri gelmiyordur, belki de hiç olmamışlardır. Bazen yazmaya başlıyorum ama bitiremiyorum bağlayamıyorum hiç bir yere tıpkı bu metin gibi havada kalıyor. Aslında bakıyorum da bu durum konuşurken de aynı hiç bir şeyi hiç bir yere bağlayamıyorum tıpkı ruhum gibi her şey havada kalıyor. Beni anlamaya çalışan insanlar görüyorum etrafımda ama anlayamıyor. Zaten komik de değil mi ? Daha ben bile her gün kendimle baş başa kalmama rağmen anlayamamışım, siz mi anlayacaksınız ? Anlamayın da zaten anlaşılmak gibi bir kaygım yok tek kaygım anlatmak, anlatabilmek ama sanırım ben bunu hiç beceremedim eğer becerebilseydim kimse bunun için çabalamaya ihtiyaç duymazdı. Sahiden yapılmış ve ortada olan bir şey için kim çabalar ki ? zaten çalışılmış bir tez üzerine bile kimse tekrar çalışmak istemiyor ancak herkes bir şairi, filozofu yıllarca anlamaya çalışıyor çünkü tıpkı onlarda benim gibi kendisini anlatamayanlardan. Mesela Ahmet Haşim'e bakalım hep çirkinliğinden dem vurmuş ama kendisini güzel hayal ettiğinde bile beğenmemiş şimdi kim anlayabilir ki bu adamı ? Kendisi bile belki de anlayamamış bazıları da diyor ki onun derdi Çirkin Dünya ile, ya değilse ? Yine de insan alıkoyamıyor kendini bu meraktan, her şeyden çok insan insanı merak ediyor, bazen bir çift gözün sahibini, bazen bir fikrin sahibini. Yine bir yerlere bağlayamadım yine hayatım gibi dağınık ve savruk bir metin oldu ama yine de kendi amacıma hizmet ettim ve son olarak Ahmet Haşim'in şu sözleriyle bitirmek istedim. 


Bazı amaçlar o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olmak bile zafer sayılır. 



Yorumlar